|
|
 |
|
MATEMATİK HABERLERİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
7.sınıf öğrencisinden matematikte bir ilk
Admin tarih 22.05.2013, 10:40 (UTC) | | 7. sınıf öğrencisi Mesut Şahin ardışık iki sayının karesini kullanarak ardışık 3. sayının karesinin hesaplanmasında geliştirdiği yöntemle ilgili hazırladığı proje Benim Eserim adlı proje yarışmasına kabul edildi.
Erzurum Kültür Kurumu İlköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi Mesut Şahin ardışık iki sayının karesini kullanarak ardışık 3. sayının karesinin hesaplanmasında geliştirdiği yöntemle ilgili hazırladığı proje Milli Eğitim Bakanlığının TÜBİTAK ile ortak yürüttüğü Benim Eserim adlı proje yarışmasına kabul edildi.
Şahin sayı karelerinin sırrı adlı projesinde 2 ardışık sayısının karesini kullanarak bu iki sayıdan sonra gelen üçüncü sayının karesinin bulunmasında yeni yöntem geliştirdi.
Proje danışmanı ve matematik öğretmeni İbrahim Baltacı öğrencisinin geliştirdiği yönteminin matematik literatüründe bulunmadığını ifade ederek Öğrencimiz başarılı bir çalışmaya imza attı. Onunla gurur duyuyoruz dedi.
Yarışmaya kabul edilen projenin önce bölge yarışmasına katılacağını anlatan Baltacı Proje bölge yarışmasında başarılı olursa ülke genelinde düzenlenecek yarışmaya katılmaya hak kazanacak diye konuştu.
Babası sınıf öğretmeni annesi ev hanımı olan Şahin rakamları çok sevdiğini belirterek Rakamlarla uğraşırken karelerinin bulunmasında yeni bir yöntem geliştirdim. Bununla ilgili proje hazırladım ve yarışmaya girdim dedi.
Doktor olmayı hedefleyen Şahin yaptığı çalışmayı şöyle anlattı;
Ardışık iki sayısın karelerini birbirinden çıkardıktan sonra iki ekliyoruz. Bu sayıyı iki ardışık sayıdan büyüğünün karesi topluyor 3. ardışık sayının karesini bulabiliyoruz. 3 ve 4 haneli rakamlarda da aynı işlemi yaptım ve başarılı oldum. Tüm pozitif sayılarda bu yöntem kullanılabilir.
| | |
|
Türk mühendisler 40 milyon bilinmeyenli denklemi çözdü
Admin tarih 22.05.2013, 10:39 (UTC) | | Türk mühendisler 40 milyon bilinmeyenli denklemi çözdü Türk bilim adamları, İngiltere'den ödünç aldıkları bilgisayar sistemi ile en büyük integral problemini çözmeyi başardı. 40 milyon bilinmeyenli denklemin çözülmesinin sağlık ve savunma sanayiine katkı yapacağı belirtiliyor. Cep telefonlarının sağlığa etkisi de bu sayede tespit edilebilecek.
Yabancı meslektaşlarına kıyasla kısıtlı imkânlarla çalışan Türk bilim adamları, uluslararası bir başarıya imza attı. Bilkent Üniversitesi Bilişimsel Elektromanyetik Araştırma Merkezi (BiLCEM), tarihteki en büyük integral problemini çözerek dünya rekoru kırdı. Proje lideri Prof. Dr. Levent Gürel ve ekibi, yazılımını ve donanımını kendilerinin hazırladığı paralel bilgisayar sistemi ile 40 milyon bilinmeyenli bir denklemi çözdü. Bu sayede çok üst düzey modellemeler yapmanın mümkün olacağı ve simülasyon sistemi ile özellikle savunma ve sağlık sektörlerinde büyük aşama kaydedileceği belirtiliyor.
Projenin amaçlarından biri ise cep telefonlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerini tespit etmek. Daha önce ABD'nin Illinois Üniversitesi'nde görevli bilim adamları en çok 22 milyon bilinmeyenli denkleme ulaşabilmişti. Rekor, alanında dünyanın en önemli kuruluşu Elektrik-Elektronik Mühendisleri Enstitüsü'nce haziran ayında bilim dünyasına duyurulacak. Başarının ilginç bir de öyküsü var: Yüksek kapasiteli bilgisayarlara ulaşma imkânı olmayan ekip, kendi ürettikleri yazılımlar ile bir paralelleme metodu oluşturdu ve INTEL firması ile temasa geçti. İngiltere'deki sistemini ödünç veren firma, çalışanlarının tatilde olduğu bir hafta sisteme Ankara'dan erişim sağladı. Hafta boyu süren aralıksız çalışma, rekoru da beraberinde getirdi.
Prof. Dr. Levent Gürel'in liderliğini yaptığı ve doktora öğrencisi Özgür Ergül ile Tahir Malas'tan oluşan BİLCEM ekibi, uzun süredir proje üzerine çalışıyordu. Kendi hazırladıkları yazılımlarla çok çekirdekli birden fazla bilgisayarı bir araya getirdiklerini kaydeden Levent Gürel, yaklaşık 250 gigabyte'lık bir hafıza kapasitesine ulaştıklarını dile getirdi. Bu kadar büyük hafızaya sahip bilgisayarların milyonlarca dolarlık maliyeti olduğunu hatırlatan ekip başkanı, kendi kullandıkları sistemin sadece 150 bin dolar değerinde olduğunu ifade etti.
Türk mühendisler tarafından geliştirilen çalışma, bilim dünyasında karşılaşılan büyük problemlere çözüm olabilecek nitelikte. Sistemin öncelikli olarak savunma ve sağlık sektörlerinde kullanılması hedefleniyor. Yüksek seviyeli elektromanyetik modelleme sistemi ile uçakların gelişmiş radar çözümlemeleri yapılabilecek, radara yakalanmayan uçak ve gemiler tasarlanabilecek.
Nano optik görüntüleme ile çok küçük partiküllerin incelenmesi sağlanabilecek. Çalışmanın en önemli amaçlarından biri ise cep telefonunun insan sağlığı üzerindeki etkilerini tespit edebilmek.
Bilkent Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ergin Atalar da çözülen denklemin çok önemli olduğunu belirterek askerî ve sağlık alanında yapacağı katkılara dikkat çekti. Radar sistemlerinin bu çözümle daha detaylı bilgiler verebileceğini anlatan Atalar, "Uçağın büyüklüğünü ve modelini bile tespit edebilirler." diye konuştu. Projenin tıpta da kullanımının mümkün olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ergin Atalar, cep telefonunun insan beynini kaç dakikada ne kadar ısıttığı ve bunun ne derece zararlı olduğu bilgisinin elde edilebileceğini dile getirdi.
| | |
|
Matematikte somut örnek verme en iyi yöntem değil
Admin tarih 22.05.2013, 10:38 (UTC) | |
ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, matematik eğitimi sırasında somut örnekler vermek en iyi yöntem değil.Araştırmanın yapıldığı Ohio Eyalet Üniversitesinin tanımalı bilim merkezi müdürü Vladimir Sloutsky, "Matematiği somut bir örnekten yola çıkarak anlatmak çok zor. Somut örnekler, öğrenilenleri sınamak için iyi bir yöntem olabilir, ancak eğitim aracı olarak kötü yöntem" diye konuştu.
Amerikan Science dergisinin bugünkü sayısında yayımlanan araştırmaya göre, matematiği somut örneklerle öğrenen öğrenciler, soyut eğitim tarzıyla öğrenenlerle kıyaslandıklarında bunları yeni bir bağlamda kullanmakta sıkıntı çekiyorlar.Araştırmanın eşbaşkanlarından Jennifer Kaminski, soyut yöntem formülünü öğrenmedilerse "A treni B treni ile ne zaman karşılaşır?" sorusunu çözen öğrencilerin büyük bölümünün, bu çözümü diğer örneklere uygulamayamadıklarını belirtti.Teorilerini 4 gruba ayırdıkları 80 öğrenci üzerinde sınayan araştırmacılar, bir aritmetik sorusunun çözümünü ilk üç gruba ayrı ayrı 3 somut örnek vererek, dördüncü gruba da soyut anlatım tekniğiyle öğrettiler.Araştırmacılar daha sonra öğrettiklerini sınamak için çoktan seçmeli bir soruyu 80 öğrencinin tamamına sordular.Soyut yöntemle hesaplamayı öğrenenlerin yüzde 80’i doğru yanıt verirken, büyük bölümünün "kafadan atarak işlem yaptığı" diğer gruplarda sadece yüzde 43 ila yüzde 51 oranında doğru yanıt çıktı. Vladimir Sloutsky, somut örneklerin, öğrencilerin bizzat kavrama odaklanmalarına bile engel olabilecek biçimde ilgilerini dağıtabileceğini belirterek, araştırma sonuçlarının pedagojide uzun zamandır inanılanları tartışmaya açtığına işaret etti. Jennifer Kaminski de "Bu kavramları çok sembolik yöntemlerle anlatmak zorundayız. Öğrenciler böylece bunları çeşitli alanlara ygulamaya çok daha hazırlıklı olurlar" dedi.
| | |
|
MATEMATİKTE BAŞARI DA BAŞARISIZLIK DA GENETİK
Admin tarih 22.05.2013, 10:37 (UTC) | | ABD’de yapılan bir araştırma sayılarla ilgili doğuştan gelen duyarlılığın, matematik yeteneğine sahip olmada okulda alınan eğitimden daha önemli olduğunu ortaya çıkardı.
ABD’li bilim adamları matemetikte iyi olmanın, kişinin doğuştan sahip olduğu yeteneğe ve okula başlanan ilk yıllarda alınan eğitim olmak üzere iki faktöre bağlı olduğunu belirtirken, bu iki faktörün birbiriyle olan ilişkisini incelemek üzere bir araştırma yaptılar.
Maryland’de bulunan John Hopkins Üniversitesi araştırmacılarından Justin Halberda, yaptığı araştırmada yaşları 14 olan 64 çocuğa tahmini sayı algılama (ANS) adı verilen bir ölçüm testi yaptı. Seçilen çocukların hepsi geçmişte çok benzer matemetik eğitimi almış ve 5- 11 yaş arasında düzenli olarak matematik testlerine girmişti.
Halberda ve ekibi, katılımcılara bilgisayar ekranında yanıp sönen ışıklar gösterdi. Her ışık, mavi ve sarı renkte, 10-32 kez yanıp söndü. Deneklerden 200 milisaniyelik sürede akıllarında kalan renk ve yanıp sönen ışık sayısını söylemeleri istendi. Bazıları renkleri ve sayıları daha kolay algılayabilirken, bazıları da zorlandı. Tahminleri en yüksek seviyede yapan çocukların, zeka testlerinde en yüksek puan alan çocuklar olduğu ortaya çıktı. Halberda, deneklerin tümünün 5 yaşındayken, yani okula henüz başlamamış ve matematikle tanışmamışken IQ testine tabi tutulduklarını, testi başarıyla geçen çocukların IQ testlerinde en yüksek zeka seviyesine sahip olan çocuklar olduklarını belirtti.
Daha önce yapılan bir başka araştırmada da, bir Amazon kabilesinde eğitim görmemiş çocuklarla Fransa’da eğitim görmüş çocuklara ANS testi uygulanmış, iki grup arasında bariz bir fark olmadığı ortaya çıkmıştı.
Halberda, okulda görülen matematik derslerindeki başarı ya da başarısızlıkların büyük oranda genetiğe bağlı olduğunu söyledi. ABD’li araştırmacı ayrıca, ANS’nin güçlü bir test aracı olduğunu, buna rağmen yüzde 100 kesinliği olmadığını da sözlerine ekledi.
| | |
|
İKİZLER MATEMATİK DAHİSİ
Admin tarih 22.05.2013, 10:35 (UTC) | | Yedi yaşındaki sevimli ikizler, İngiltere’de A düzeyinde matemetik sınavını geçen en genç çocuklar oldu.
Daha yedi yaşındalar, ama başarıları koca profesörleri kıskandırıyor. Yedi yaşındaki bu sevimli ikizler, İngiltere’de A düzeyinde matemetik sınavını geçen en genç çocuklar oldu.
Peter ve Paula Imafidon adlı ikizler, yaklaşık 30 yıl önce İngiltere’ye yerleşmiş Nijeryalı bir ailenin çocukları. Ve bu ailenin ikizlerden önce de, ciddi başarılara imza atan üç kızı daha var.
En büyük kız kardeş Anne-Marie, A düzey bir bilgisayar sınavını geçen en genç insan olmuş daha 11 yaşındayken. Ortanca kardeş Samantha, çift A düzey matemetik diplomasıyla mezun olmuş liseden. Samantha ise yine A seviyeyle liseyi bitiren en genç isimlerden biriymiş.
Böyle başarılı ablaların kardeşi olan ikizler, Peter ve Paula ise not olarak istedikleri başarıyı yakalayamasalar da, yedi yaşında bu sınavı başarıyla veren en küçük çocuklar oldular.
Londra’nın doğusunda Walthamstow kasabasında yaşayan ikizler, devlet okuluna gidiyorlar ve ailelerinin durumu çok iyi değil. Bu yüzden de daha önce büyük başarılar kazanmış çocuklardan farklılar. Çünkü o çocuklar genelde aileleri ve özel öğretmenler tarafından evlerinde eğitim gören dahilerdi.
Maddi zorluklar çeken Chris ve Ann’in çocukları olan ikizler ise, gittikleri okul dışında bir vakıf olan Excellence in Education kurumunda ücretsiz eğitim alma hakkını da kazanmışlar. Bu kurum zeka seviyesi yüksek ve maddi durumu iyi olmayan çocuklara yardımcı olmaya çalışıyor. | | |
|
|
Bugün 17 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
 |
|
sitemizi nasıl buldunuz |
|
|
|
|
|
 |
|
Facebook beğen |
|
|
|
|